ANILARLA KARIŞIK
02 Ocak 2017 00:11:20
Ne günlerdi onlar öyle !..
Yılbaşına bir hafta kala, arşiv taramasına girişilir, yılın önemli havadislerinin (haberlerinin) icmali (özeti) çıkartılmaya başlanırdı
Öte yandan, mürettiphaneye lüzumlu klişelerin (metal plakalara işlenmiş fotoğrafların) listesi verilirdi.
Başmürettip (dizgicilerin başı) listeyi alırken homurdanır ve şöyle derdi:
Yazılar uzun olmasın abi
Bu, bir başmürettip klasiğiydi.
Yazıların elde dizildiği dönemdi. Mürettipler, yukarıya doğru yüzde 30 derece eğimli hurufat (harfler) kasasından kurşundan yapılmış harfleri tek tek alıp, içine anterlin atılarak ölçülendirilmiş (tek sütun, çift sütun, vb.) kumpaslara dizerlerdi yazılarını
Örneğin Sina yazmak için biri büyük harf olmak üzere dört kez gidip gelirdi kasaya eli mürettipin
Belalı bir işti ! Kurşun harflerle sürekli temasın yolaçtığı kurşun zehirlenmesi, genç yaşta, başta akciğerler ve böbrekler olmak üzere tüm organların canına okur; parlak ışık altında yapılan dizgi, özellikle gözlerde ağır tahribata yolaçardı öte yandan
Yaşlı mürettiplerin çoğu yarı-kördü. Yıllar ilerledikçe, takılan gözlüklerin camları, şişe dibine dönerdi. Kurşun zehirlenmesine kaşı en iyi ilacın alkol olduğuna inanılırdı. Yaşlı mürettiplerin çoğu alkolikti bu yüzden
Yerel gazeteler, Babıali gazetelerine benzeme kompleksinden hiçbir zaman kurtulamamıştır. O dönemde de böyledi bu, hatta şimdikinden çok daha baskındı. Yılbaşı sayısı, tıpkı Babıali gazeteleri gibi hazırlanır; yılın mühim olaylarının icmali, ilk sayfadan, genellikle Bir yıl böyle geçti levhasıyla (başlık) ile verilirdi. Serlevhada (manşette) ise, okurların yeni yılı kutlanır, mesut bir yeni yıl deliğinde bulunulurdu
Başyazı ve köşeyazılarının konusu geçen yıl olur, gelecek yıla ilişkin iyimser tablolar çizilirdi.
Yılbaşı sayısının baskısı bazen geceyarısına sarkar; mazot, hurda kağıt ve mürekkep kokan matbaanın kirli ışıkları, sabahın ilk ışıklarına karışırdı. Baskı ustası, yarım otomatik sallama baskı makinasının ağzına kağıtları tek tek eliyle verir, dikkatinin dağılıp kağıdı makinanın ağzına vermeyi kaçırınca alttaki pedala basıp makinayı boşa alır, alamadığı zamanlarda baskı kazan kağıdına yapılırdı. Hata tekrarlanırsa, kağıdın değiştirilmesi zorunlu hale gelirdi
Yakası açılmadık küfürlerin sallandığı anlardı bunlar
Kazan kağıdını değiştirmek zor işti !..
O günler çok uzaklarda kaldı artık
Artık, dizgi bilgisayarda yapılıyor, gazeteler otomatik makinalarda basılıyor
Tamam, teknik ilerledi, ama gazetelerin toplumsal ağırlığı azaldı ne yazık !
Buna koşut olarak gazetecilik ve köşeyazarlığı da ucuzladı. Eski gazetelerde öyle herkese zart diye köşe verilmezdi.
Köşe verilecek kişinin kültür birikimine, kalem becerisine bakılır, ideolojik formasyonu da gazetenin çizgisinde ise, haftada bir köşe açılırdı ilkten.
İlerleyen tekniğin/biçimin içerikte tersine dönmesi, sanırım yerel basına özgü bir ironidir.
Daldık
Ama mazeretim var: Gazetecinin anıları, genelde, meslek çevresinde dönenir. Çünkü, bir yaşam biçimidir gazetecilik
Yeni bir yıla giriyoruz
2016, her bakımdan, b.ktan bir yıl oldu.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir denilir
Öyle de olacak gibi
Ama, ben yine de, göle maya çalmak gibi bir şey de olsa, sevgili okurlarımın yeni yılının onlara hak ettikleri güzellikleri taşımasını diliyorum.
Bu mesleğe yaşamlarını/canlarını veren tüm basın emekçilerini sevgiyle anıyorum
Ortaçağ karanlığına çekilmek istenen güzelim ülkemizi; kanıyla, canıyla, kalemiyle, sazıyla, sözüyle, dişiyle, tırnağıyla kurtarma/koruma mücadelesi veren tüm güzel insanlarımıza sabır, metanet ve tazelenmiş mücadele gücü diliyorum
Umutsuzluk yasak ! Tarih nehri güneşe akar
ETİKETLER : Yazdır